İmam Şafii Şiirlerinden Seçmeler | 1
1- Bırak Arzularını
Aklın karışırsa iki konuda
Aklın karışırsa iki konuda
Yorarsa seni zihnin
Doğru olanı mı
Yoksa arzuyu mu seçeceksin
Bırak arzularını
Zira arzu edilen şeyler
Nefsleri ayıplanacakları yere sevkederler.
Bu şiir bazı kaynaklarda Hz. Ali'ye (r.a.) nispet edilir.
2- Yakın
Gün gelir yalnız kalırsan
De, bir gözetleyen var üzerimde
Hiçbir şey gizli kalmaz,O’na her şey aşikar
Bir an bile habersiz kalır Allah zannetme
Vallahi öyle bir gaflete daldık ki
Yetişti bize günahlar, günahların üstüne
Keşke Allah bağışlasa geçmişi
Mağfiret dileyebilsek, tövbeyi nasip etse
Görmüyor musun bugün hızla geçmekte
Yarın bakabilenlere çok yakın görünmekte
3- Hayret Ediyorum
Hayret ediyorum; Nasıl isyan edilir Allah’a
Bile bile nasıl yüz çevirir münkirler O’ndan.
Halbuki Allah’a şahitler vardır, sonsuza dek
Her hareketten ve her sükûndan
Bir belgesi görünür O’nun her şeyde
O belgeler delildir vahdaniyete.
4- Dua
Duayla alay eder, onu küçümser misin
Dua nelere kadir, nereden bileceksin
Gecenin okları hedefi şaşmaz ama
Zamanı vardır
Ulaşır yerine saati dolduğunda
Rabbim istemezse tutar okları
Kaderin hükmü varsa, açar yolları.
5- Kader
İstediğin olur, istemesem de istediğim olmaz,
Sen istemezsen
Kulları yarattın ilmine göre
O ilimde koşar, genç yaşlı ile
Kimisi bedbahttır, kimisi mutlu
Kimisi güzeldir, kimisi çirkin
Kimini yalnız bırakır, lütfedersin kimine
Kimine yardım eder, kimini bırakırsın
Kendi hâline.
6- Erkeğin Süsü
Elbisen güzel olsun elinden geldiğince
Erkeklerin süsüdür güzel elbise
İnsanlar, izzet ve ikram görür onunla.
Tevazu olsun diye kaba giyinmekten vazgeç
Saklayıp gizlediğin meçhul değildir
Allah’a O’ndan korkup haramdan sakınırsan
Yeni elbisenin zararı olmaz sana.
Eski elbisen ise yüceltmez seni Allah katında
Sen günahkâr bir kul oldukça.
7- Çıkış Yolu Yakın
Güzel bir sabırla açılır çıkış yolu,
Allah’ın işlerinde gözettiği kimseler
Görür kurtulduğunu.
Dokunmaz hiçbir eza, Allah’ı tasdik edene
O’ndan kim ümit ederse
Allah, ümit ettiği yerde.
8- Aşk
Yakut el-Hamevî anlatıyor: Bir adam, İmam Şâfîî’nin yanına gelip kâğıda yazılı şu beyiti gösterdi:
Mekke müftüsüne sor Haşimoğulları’ndan
Aşkı kavurursa ne yapar insan?
İmam Şâfiî, bu satırların altına şu beyiti yazdı:
Sevgisini tedavi eder, sonra aşkını gizler
Boyun eğip kadere olanlara sabreder.
Kâğıdı getiren adam yazılanları alıp götürdü, daha sonra kâğıdı yeniden getirdi. Kâğıtta bu kez şunlar yazılıydı:
Sevgisini nasıl tedavi edebilir ki
Tutkusu genci öldürmektedir
Her gün yudum yudum
Kederi içmektedir.
Bunun üzerine İmam Şâfiî şu cevabı yazar:
Eğer sabretmezse başına gelenlere
Onu ancak ölüm kurtarabilir.
9- Zaman İki Gündür
Zaman iki gündür
Güvenli ve tehlikeli
Hayat iki hayattır
Huzurlu ve kederli
Görmez misin denizin üstünde
Birçok leş yüzer durur
Oysa derinlerinde
Nice inciler bulunur
Gökyüzünde varsa da sayısız yıldız
Sadece ay ve güneş tutulur.
10- Nefsini Güzelleştir
Nefsini koru ve taşı
Onu güzelleştirecek yere
Huzur içinde yaşar gidersin
Muhatap olursun güzel sözlere.
İnsanlara iyilikle muamele etmezsen
Dostundan cefa görür
Çekersin zamanın elinden
Sabret yarına kadar azsa bugünün rızkı
Umulur ki giderilir vaktin sıkıntıları.
Dostluğunda hayır yoktur
Giriyorsa renkten renge bir kimse
Ve eğiliyorsa gittiği yöne
Rüzgâr nereden eserse.
Ne kadar çoktur dostlar sayıldığında
Halbuki ne kadar azdırlar
Musibet anlarında.
11- Ayrılık
Vah o zavallı gence
Ve geçirdiği vakte
Yanında yokken arkadaşları.
Şayet ömrü avcunda olsaydı
Sevdiklerinden ayrı düşünce
Hiç düşünmeden fırlatıp atardı.
12- Uzlet Yeğdir
Takvalı bir dost bulamayınca
Yalnızlığım daha tatlıdır bir azgına eşlik etmekten
Tek başına, huzurla yapılan bir ibadet
Daha hayırlıdır elbet
Mahzurlu kişiyle bir mecliste sohbetten.
13- Şöhret
İyi insan bir mertebeye gelir
Adı yücelir dillerde
Öyle ki yapmadığı hayırlar bile
Onun ismiyle anılır.
Kötü insanın çoğalınca günahı
Kötülükte tekâmül eder de
Başkalarının günahları bile
Üstüne kalır.
14- İnsanın Arzuları
Arzularına ulaşmak ister insan daima
Allah’ın takdiri dışında bir şeye
Ulaşmak hiç mümkün müdür?
İnsan, çıkarım, malım-mülküm dese de
Faydalandığı şeylerin
Takva en üstünüdür.
15- Bizim Ayıbımız
Zamanı kınıyoruz oysa ayıp bizdedir
Zamanın bizden başka yoktur ayıbı
Hicvediyoruz günahsızken zamaneyi
Dili olsaydı, zaman bizi hicvederdi.
Kurt kurdun etini asla yemezken
Göz göre göre yiyoruz birbirimizi
Aldatmak için bürünüyoruz kuzu postuna
Vay haline bize sataşmaya gelenin
Dinimiz; yapmacıklık ve riya
İşimiz aldatmak bize bakanı.
16- Bırak Günleri Dilediğini Yapsın
Bırak günleri dilediğini yapsın
Razı ol hükmedince kader
Gecelerin musibeti sabrını taşırmasın
Bâki değil dünyadaki zorluklar
Güçlü bir adam ol, korkuların üstünde
Ahlâkın müsamaha ve vefa
Kusurların çoğalsa da tüm mahlukatta
Örtüsü olması seni sevindirir yine de
Cömertlikle setret ki her ayıbı
Örter denilir cömertlik
Sakın gösterme düşmanlarına zillet
Belâdır üzüntünle onları sevindirmek
Cimriden yardım umma
Ateşte susayan için su yok
Rızkını eksiltmez ağırdan alış
Ve artırmaz hırsla çabalamak, yorulmak
Ne hüzün devam eder ne sevinç
Ne sıkıntı, ne rahatlık
Eğer kalbin kanaatkarsa
Farkın yok, başkası dünyaya sahip olsa
Kimin inerse meydanına ölümler
Ne gök korur onu, ne de yer
Allah’ın mülkü geniştir ama
Feza daralır hükmettiğinde kader
Aldırma vefasız günlere hiç
Fayda vermiyor ölüme ilaç
17- Gam
Ne zenginlik içinde olan bilir fakirliğin tadını
Ne sağlam bedenli biri hasta gibidir
Ne yoksulluklar vardır ki, örtülüdür üstü onurla
Ne zaruretler memnuniyet altında gizlidir.
Bir tebessüm ki altında hazin bir kalp yatar
Bir gam uğrar ki ona, göremez kimse
İnsanları toplar, denk oluşları birbirlerine
Fakat gam ayırır ve hiç kimse
Yakasını kurtaramaz ondan.
Karartsaydı eğer elbiseleri o gam
Bulamazdın bir yerde hiç beyaz elbiseli
İnsan gamını saklamak istiyorsa
Kendine bile görünmemeli.
18- Dünyaya Aldırma
Üzülme kaybettiklerine dünyada
Müslümanlık ve sağlık yanındaysa eğer.
Peşinden koştuğun şey elinden kaçtıysa da
Sağlık ve Müslümanlıktaki kaybın
Doğrusu sana yeter.
19- Nasip
Kısmetli biri yerde bir dal buldu da
Elinde meyve verdi derlerse inan
Tasdik et, gariplerin ve yoksulların
Su içerken boğulduğunu duysan.
Göğe dağılmış yıldızları tutabilirim
Zenginliğin hilelerini kullansam
Akıllı ve ferasetli kimseler
Genelde zenginlikten nasipsizdirler
Birbirine zıt düşer, asla bağdaşmaz
Apayrıdır bu özellikler.
Allah’ın en dertli kulları bil ki
Dar rızıkla sınanan o himmet sahipleri.
Kaza ve kadere en büyük delil
Akıllılar dardayken ahmakların refahı.
Kendisine zenginlik verilen kimseler
Allah’ın dilediği müstesna
Ne sevap alırlar, ne şükrederler.
Nasip, yaklaştırır bütün uzak işleri
Nasip açar tüm kilitli kapıları.
20- Sır
Ne güçlü ve akıllı kimseler var ki
Yanlarına uğramadan geçer rızıklar
Ne zayıf ve aklı eksik kimseler
Körfezleri avuçlayıp dururlar.
Bu da gösterir ki
Allah’ın göstermediği bir sırrı var.
21- Yaptığının Karşılığını Bulursun
Zorbalıkla hükmettiler
İleri gittiler baskılarında
Ve bir müddet sonra
Kalmadı yaptıklarından eser,
İnsaflı olsalardı insaflı olunurdu onlara.
Fakat öyle azıttılar ki
Üstlerine yağdırdı zaman
Hüzünlerini, belâlarını
Lisan-ı hâl söylüyordu şarkılarını
Başlarına gelenler
Bedeliydi yaptıklarının
Zamanın günahı neydi?
22- Taziye
Sana taziyeye geldim, sünnettir diye
Ebedî kalmak, arzum değildir.
Ne “Başın sağolsun!” denilen kalacak
Kaybettiği yakınından sonra,
Ne başsağlığında bulunan bakidir.
Bir süre yaşasa ne olacak!
23- Ölüm Herkesin Yolu
Bazı kimseler ölümümü temenni etti
Diyelim ki öldüm, bu bir yoldur.
Ben o yolda yalnız değilim ki
Ne benden önce ölen kimse bana bir zarar verir
Ne benden sonrakilerin yaşamı ebedî kılar beni.
Yok olmamı dileyip, öleceğimi söyleyen kimse
Kendi helak olabilir ben can vermeden önce.
24- Cahille Muhatap Olunmaz
Bir düşük sövse bana şerefimi yükseltir
Asıl ayıp, ona kötü söz söylemektir
Şayet kendime ihtiram etmeseydim
Alçaklarla dövüş için nefsime fırsat verirdim.
Ve eğer yalnız kendimi düşünseydim
Beni arzularıma boş verir görecektin
Ben dostumu gözetiyorum oysa
Utançtır tok adama, arkadaşı aç olsa.
Edepsiz, benimle pervasızca konuşan
İstemem ona karşılık vermek
Onun şirreti artar, benimse hilmim
Buhur dalı gibi yandıkça güzel kokan.
Cahil konuştuğunda karşılık verme
Hayırlıdır sükût cevap vermenden
Onunla konuşursan sevindirirsin
Halbuki terk edersen kahrolur üzüntüden.
25- Susmak Cevaptır
İstediğini söyle, söv bakalım namusuma
Susmam cevaptır serserilere
Cevap vermekten acizim sanma
Fakat aslanlar cevap vermez köpeklere.
26- Susmak Selâmettir
Sustun ama aleyhinde bulunuldu, dediler
Cevap kötülük kapısının anahtarıdır, dedim.
Şereftir, cahile, ahmağa karşı susmak,
Üstelik namusunu haysiyetini korumak.
Görmez misin susan aslandan nasıl korkulur
Köpek ömrünce havlar ama taşa tutulur.
Kaynak:
Divan | İmam Şafii'nin Şiirleri, Çeviri: A. Ali Ural
- Bahauddin Muhammed El-Hemedânî, El-Mihlât, S. 132
- Fahreddin Er-Râzi, Menâkıbu’ş-Şâfıî, S. 111-112 / Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfıî, C. 2, S. 118 / Esnevî, Tabakâtu’ş-Şâfıîyeti’l-Kubrâ, S. 14
- Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şafiî, C. 2, S. 109
- Şihabuddîn Muhammed El-Ebşîhî, El-Müstetraffi Külli Fennin Müstezraf, C. l, S. 236
- İbn Kesîr, El-Bidâye Ve’n-Nihâye, C. 10, S. 254 / Es-Subkî, Tabakâtu’ş-Şâfiîyye, C. l, S. 156
- Semîru’l-Mu‘minin, S. 160
- Muhammed Abdurrahim, Divânu’ş-Şâfiî, S. 174
- Yakut El-Hamevî, Mu’cemu’l-Udebâ, C. 17, S. 306-307
- Ali Fikri, Ahsenu’l-Kısas, C. 4, S. 120
- Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, C. 2, S. 106 / Fahreddîn Er-Râzî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, S. 205
- Abdulhalîm El-Cundî, İmam Şâfiî, S. 64
- Abdulmu’min Eş-Şeblencî, Nûru’l-Ebsâr, S. 236
- İbn Hacer El-Askalânî, Tevâli’t-Te’sis, S. 73
- Beyhaki, Menâkıbu’ş-Şâfiî, C. 2, S. 100
- Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, C. 2, S. 84
- Ahmed Es’ad El-Hâşimî, Cevâhiru’l-Edeb, S. 665
- Muhammed Abdurrahim, Dîvânu’ş-Şâfiî, S. 333
- Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, C. 2, S. 66 / Fahreddin Er-Râzı, Menâkıbu’ş-Şâfiî, S. 112
- Es-Subkî, Tabakâtu’ş-Şâfiiyye, C. 1, S. 161 / İbnu’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb, C. 2, S. 11 / İbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, C. 4, S. 16
- Beyhakî, Menâkıbu’ş-Şâfiî, C. 2, S. 91 / Fahreddîn Er-Râzi, Menâkıbu’ş-Şâfiî, S. 113
- Bahauddin Muhammed El-Hemedânî, El-Keşkûl, El-Kâmil, C. 1, S. 32 / Husnî Nâisa, Şi’ru’l-Fukahâ
- Yakut El-Hamevî, Mu’cemu’l-Udebâ, C. 17, S. 308 / İbn Asâkir, Târihu Dımışk, C. 10, S. 206
- El-Mes’ûdî, Murevvicu’z-Zeheb, C. 3, S. 373
- Ali Fikri, Ahsenu’l-Kısas, C. 4, S. 105
- Ali Fikri, Ahsenu’l-Kısas, C. 4, S. 106
- Husnî Nâisa, Şi’ru’l-Fukahâ, S. 357
Yorumlar